Cerrahi: Jinekolojik kanserlerin cerrahi tedavileri genellikle rahim ve yumurtalıkların çıkarılmasını içerir. Ancak bazı jinekolojik kanserlerin erken tanı aşamalarında yumurtalıkları ve rahimi korumak mümkün olabilir. Örneğin rahim ağzı kanserinin çok erken safhalarında yumurtalıkları ve rahimi koruyarak sadece rahim ağzının çıkarılması işlemi uygulanabilir (servikal trakelektomi). Yine bazı rahim erken aşamadaki rahim (endometrium) kanserleri de cerrahi tedavi olmaksızın ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilir. Erken evredeki bazı yumurtalık kanserlerinin cerrahi tedavisinde de diğer taraf yumurtalığın ve rahimin korunlası seçenekler arasında yer alabilir. Jinekolojik kanser tipleri dışında pelvik bölgenin radyoterapisini gerektirecek diğer bazı kanser hastalıklarında da yumurtalıkların cerrahi olarak yukarı yer değiştirilmesi ve radyoterapi ışınından korunması sağlanabilir (over transpozisyonu). Bu cerrahi seçenekler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Merkezimizde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Ünitesi ile birlikte bu hastaların değerlendirilmesi ve uygun tedavi seçeneklerinin planlanması sağlanmaktadır.
Cerrahi yöntemler genel olarak jinekolojik kanserlerin tedavileri sonrası gebelik şansı sağlayan yöntemlerdir. Merkezimiz kadın hastalıklarını ilgilendirmeyen kanserlerin tedavileri sonrasında fertilitenin sağlanması için de seçenekler sunmaktadır.
Embriyo kriyoprezervasyonu (embriyoyu dondurarak saklama): Invitrofertilizasyon (IVF) sonrasında fertilize olmuş (döllenmiş) embriyoların dondurularak daha sonra kullanılmak üzere saklanmasıdır. Kanser tedavisi başlamadan önce yapılacak bu hazırlık ile kanser tedavisi tamamlandıktan sonra dondurulmuş bu embriyoların kullanımı çiftlere gebelik şansı yaratmaktadır. Uygulama kısırlık tedavisinde uygulanan IVF yöntemi ile çok benzer aşamalar içerir. Yumurtalıkların uyarılmasını takiben toplanan yumurtalar eşten alınan spermler ile laboratuvar koşullarında birleştirilir. Burada farklı olarak elde edilen embriyolar daha sonra kullanılmak üzere dondurularak saklanmaktadır.
Dondurarak saklama yöntemi 1980?lerden beri kısırlık tedavisinde güvenle uygulanmaktadır. Merkezimiz rutin uygulamasında da kısırlık tedavisi amacı ile başvuran çiftlere başarı ile uygulanmaktadır. Merkezimizde benzer şekilde kanser tedavisi sonrasında kullanılmak üzere embriyolar elde edilmekte ve saklanabilmektedir. Kanser tedavisini takiben yumurtalıkların fonksiyon kaybetmeleri (erken menopoz) durumunda da kullanılacak ilaçlar ile yapay sikluslar oluşturulmakta ve çiftlere gebelik şansı tanınmaktadır. Bu uygulamanın bir dezanavtajı embriyo elde etmek için belli bir süre tedavi gerektirmesidir. Bu süre kanser tedavisini geciktirebilir ki bu durumun kanser tedavisi açısından iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Oosit kriyoprezervasyonu (döllenmemiş yumurtaların dondurularak saklanması): IVF sürecindekine benzer şekilde elde edilmiş ve toplanmış yumurtaların spermler ile fertilizasyonu olmadan (döllenmeden önce) dondurularak saklanması işlemidir. embriyo dondurulmasından farklı olarak döllenme için bir erkek partner ihtiyacı gerektirmemektedir. Dolayısıyla kanser tedavisi öncesinde erkek partneri olmayan kadınlar için seçilebilecek bir yöntemdir. Ancak embriyo dondurulmasına göre daha yeni olan bu yöntemin başarı şansı bir miktar daha azdır. Merkezimiz kanser tedavisi görecek hastalara oosit kriyopreservasyonu imkanını sunabilmektedir.
Over kriyoprezervasyonu (yumurtalıkların dondurularak saklanması): Halen üzerinde yoğun çalışmaların devam ettiği yeni bir uygulamadır. Kanser tedavisi öncesinde herhangi bir hazırlık aşaması gerektirmemesi nedeni ile tedavinin geciktirilmesine yol açmaz. Yumurtalıklarda henüz olgunlaşmamış yüzlerce yumurta hücresi bulunmaktadır. Bu yumurtalar henüz tam olarak gelişmedikleri için olmadıkları için toplanması ve bunların laboratuvar ortamında geliştirilmeleri henüz başarı ile sağlanamamıştır. Bu nedenle yumurtalıkların total olarak çıkartılması ve dondurularak saklanması ve bu esnada kanser tedavisinin tamamlanmasını takiben de yumurtalıkların tekrar vücuda alınıp yumurta üretmesinin sağlanması amaçlanmıştır. Halen üzerinde yoğun araştırmaların yapıldığı bu yöntem merkezimizde Uygulanmaktadır. Bu yöntemin önemli bir handikabı kanser tedavisi tamamlandıktan sonra geri yerleştirilen yumurtalık dokusundan saklı kalabilecek kanser hücreleri nedeni ile kanserin nüks etmesi riskidir.
Yumurtalıkların medikal tedavi ile baskı altında tutulması: Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ajanlarının doğurganlık çağına girmemiş (puberte öncesi) kızlarda yumurtalık üzerine olan etkilerinin daha az olduğu bilinmektedir. Bu nedenle adet gören doğurganlık çağındaki kadınlara kemoterapi öncesinde yumurtalıkalrını hormonal olarak baskı altına alıp çalışmalarını yavaşlatacak ilaçların uygulanması kanser tedavisinin istenmeyen yan etkilerinin azaltması açısından tercih edilebilir. Bu amaçla kemoterapiden yaklaşık 10 gün önce aylık depo-lucrin (veya benzeri ilaçların) enjeksiyonuna başlanması ve bunun kemoterapi süresince devam edilmesi ile fertilitenin korunması hedeflenir.